Hayatta bazen koca dağları yerinden oynatmaya çalışırız. Büyük kararlar, büyük değişimler, büyük başlangıçlar hayal ederiz. Oysa çoğu zaman bizi kurtaran şey, o dev adımlar değil; küçücük, ama içten gelen adımlardır.
Bir sabah yatağından kalkıp “bugün biraz daha iyi olacağım” demek, küçücük bir adımdır.
Uzun zamandır ertelediğin bir telefon konuşmasını yapmak, küçük bir adımdır.
Kendine aynada bakıp “ben buradayım, hala ayaktayım” diyebilmek… İşte bu, en küçük gibi görünen ama en büyük adımdır.
Ben sıfırdan kalkarken, dağları devirmedim. Sadece küçük adımlar attım. Sayısız derdim arasında… Hatta şöyle söylediklerini hatırlıyorum. Senin dertlerin Everest Dağı’nı aşmış, senin yerinde dağ olsa yıkılır, taş olsa ikiye bölünür.” Biliyordum.. Dağ olsa tuz buz olur, taş olsa rüzgar olurdu insan. Önce kendime inandım. Sonra hayatıma minik umutlar serptim. Ve fark ettim ki, küçük adımlar birleştiğinde kocaman bir yol oluyor.
Unutma.. Hiçbir zirveye tek bir sıçrayışla çıkılmaz. Her zirve, küçük adımların sabırlı yolculuğudur.
Belki sen de şu an büyük bir başlangıç için bekliyorsun. Ama inan, önce küçük bir adımla başla. Çünkü küçük adımlar, geleceğini değiştirecek en güçlü başlangıçlardır.