Hayatın en uzun yolculuğu, insanın kendine yaptığı yolculuktur. Yıllarca dışarıya bakarız. İnsanlara, şehirlere, hayallere… Ama en çok görmemiz gerekeni çoğu zaman görmeyiz.
Kendi içimizi.
Sıfır bana bunu öğretti. Kalabalıklar dağıldığında, sesler sustuğunda, elimde yalnızca kendim kaldığında… İşte o zaman kendimi tanımaya başladım. Ne isterim? Ne beni mutlu eder? Hangi yaralarımı hala taşıyorum? Ve en önemlisi kim olmak istiyorum?
Kendini tanımak, bazen acı verir. Çünkü içindeki eksik yanları, kırıklarını, gölge taraflarını fark edersin. Ama aynı zamanda içinde gizlenen ışığı da görürsün. O ışık, seni yeniden ayağa kaldıran gücün ta kendisidir.
Ben artık kendimi tanıdıkça daha özgürüm. Çünkü başkalarının bana biçtiği kimliklerle değil, kendi gerçekliğimle yaşıyorum. Ve anladım ki, en büyük özgürlük, insanın kendini olduğu gibi kabul etmesidir.
Peki sen, gerçekten kendini tanıyor musun?
Sessiz kaldığında, kalbinin derinlerinden gelen sesi duyabiliyor musun?