Tanıştırayım…
Çıkarcıoğlu.
Her ortamda var. Sessiz değil, hatta gereğinden fazla konuşur.
Ama sessiz çığlık der, sustum der..
Ama sustuğunda da tehlikelidir.. Çünkü o zaman plan yapıyordur.
Merhamet onun içinde zaten yoktur, vicdan ise yolda unuttuğu bir çantadır. O heybe doldurma telaşı içindedir. Çıkarları için kendi ruhunu satar, ”Çıkarcıoğlu”.
O her durumda kendini kurtarır, senin ne hissettiğinle ilgilenmez. İnkar, itiraf ve şantaj onun besin kaynağıdır.
Anı yaşar… Sever gibi yapar…
Çünkü onun soyadı Çıkarcıoğlu ‘dur. Ve bu, sadece bir kelime değil,
bir karakter özetidir. Sizin de çevrenizde vardır böyle insancıklar. Benim için böyle…
Çıkarcıoğlu kelimesi, sadece bir soyadı olmanın çok ötesinde, günümüz toplumun en sinsi hastalığını tanımlayan bir terim haline gelmiştir. Çıkarcıoğlu, hayatında başkalarının iyiliğini veya duygularını düşünmeyen, sadece kendi çıkarlarını gözeten ve bu çıkarlar uğruna vicdanını susturabilen insan tipidir. Onun dünyasında merhamet, zayıflık belirtisi olarak görülür ve vicdan ise gereksiz bir yükten ibarettir. Oysa insanı insan yapan en temel değerler merhamet ve vicdandır. Çıkarcıoğlu bunları önemsemez, hatta çoğu zaman yok sayar. Kendi çıkarını en önde tutan insancık modelidir. Sosyal ilişkilerde güvensizliği ve yalnızlığı besler, çünkü gerçek dostluk ve dayanışma, karşılıklı empati ve samimiyetle mümkündür. Çıkarcıoğlu ‘nun ilişkileri ise yüzeyseldir, çıkarların birbirine değdiği anlarda var olur ve en küçük bir çatlakta çöker. Çatlaklar oluşmaması için herkesi kendi tarafına çeker.
Toplumun her kesiminde karşımıza çıkan bu tür insancıklar, çoğunlukla merhametin ve vicdanın sesini kısar. Çıkarcıoğlu ‘nun varlığı, kolektif bilinçte bir çatlak yaratır, çünkü o, bencil davranışlarıyla bir zincirin halkalarını zayıflatır ve dayanışmayı zedeler.
Merhamet, başkalarının acılarını hissedip onlara dokunabilmektir. Vicdan ise yanlışla doğruyu ayırt eden, iç sesi dinleyebilen, ahlaki pusuladır.
Çıkarcıoğlu ise bu iki temel insani öğeyi devre dışı bırakır ve yerine çıkarlarını koruyan, gerektiğinde başkalarını ezmekten çekinmeyen bir maskeyi koyar.
Bu durum, sadece bireysel ilişkilerde değil, kurumlarda ve toplumun genelinde de ciddi sorunlar yaratır. Çıkarcıoğlu ‘nun yönettiği yerlerde adalet yoktur, eşitlik hayaldir. Çünkü çıkar peşinde koşanlar, vicdanın engel olduğu haksızlıkları kolayca yapabilirler. Merhametsizlik, toplumsal çatışmaları besler, insanların birbirine güvenini zedeler. Vicdanın yokluğu, ise uzun vadede ruhsal tahribata ve toplumda yaygınlaşan umursamazlığa neden olur. Herkes kendi çıkarını düşündüğünde, herkesin kaybedeceği bir dünya ortaya çıkar. Çünkü insanlar arasındaki bağlar kopar, yardımlaşma azalır, dayanışma zayıflar. Çıkarcıoğlu ‘nun egemen olduğu bir ortamda, en çok kaybedenler ise iyi niyet besleyen insanlardır. Günün birinde asıl kazanan kişiler siz olacaksınız. Şuan kaybetmiş olsanız dahi sakın üzülmeyin. Esas olan iyi niyetiniz, merhamet ve vicdanınızdır. Zafer size daha yakın ve bunu unutmayın.
Merhamet ve vicdan, zaman zaman sessizleşse bile yok olmaz. Onlar insan ruhunun derinliklerinde kök salmış iki güçlü değerdir. Onları yaşatmak, kendi iç dünyamızda başlar. Her bireyin vicdanını dinlemesi, merhameti eyleme dönüştürmesiyle toplumda değişim mümkün olabilir. Çıkarcıoğlu ‘nun hüküm sürdüğü dünyada bile, vicdan sahibi insanların sessiz bir direnişi vardır. Küçük bir merhamet kıvılcımı, soğuk çıkar hesaplarını eritip insanlığı yeniden alevlendirebilir.
“Çıkarcıoğlu” sadece çevremizde gördüğümüz bir insan tipi değil, içimizde de mücadele etmemiz gereken bir durumdur. Merhamet ve vicdanı yitirmeden, çıkar odaklı yaşama karşı durmak, daha adil, daha insani bir dünyaya açılan kapıdır. Vicdanın sesi susturuldukça, toplumun dokusu çözülür, merhametin var olduğu yerde ise umut ve iyileşme yeşerir. Bu yüzden her birimiz, kendi içimizdeki vicdanı dinlemeli ve merhametin yolunu seçmeliyiz. Çünkü insan olmak, sadece var olmak değil, vicdanla hissetmek ve merhametle yaşamak demektir. Her birimiz, kendi içimizdeki vicdanı dinlemeli ve merhametin yolunu seçmeliyiz. Çünkü insan olmak, sadece var olmak değil, vicdanla hissetmek ve merhametle yaşamak demektir.
Dursun YÜCEL
Sevgilerimle…